MUDANYA
Bursa'nın 25 km kuzeybatısında ve Marmara Denizi kıyısında yer alan Mudanya temiz havası ile yaz turizminin yoğun olarak yaşandığı bir merkezdir.
Tarihçe
Mudanya, İonya'nın 12 büyük kentinden biri olan Kolofonlu göçmenler tarafından M.Ö. VII. Yüzyılda kurulmuştur. Apamcia-Myrleia atlı bu antik kent bugünkü Hisarlık tepede yer almaktaydı. Mudanya Roma, Bizans ve Osmanlı döneminde yaşamıştır.İklim Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır.
Tarihçe
Mudanya, İonya'nın 12 büyük kentinden biri olan Kolofonlu göçmenler tarafından M.Ö. VII. Yüzyılda kurulmuştur. Apamcia-Myrleia atlı bu antik kent bugünkü Hisarlık tepede yer almaktaydı. Mudanya Roma, Bizans ve Osmanlı döneminde yaşamıştır.İklim Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır.
Sportif Etkinlikler
Kayak Merkezleri: Dünyaca ünlü Uludağ Kayak Merkezi Bursa sınırlarındadır.
Uludağ Kayak Merkezi
Avcılık: Bursa, yaban av hayvanları bakımından zengin bir bölgede yer almaktadır. Bursa'da dört önemli kuş alanı bulunmaktadır. Bunlar Uludağ, İznik Gölü, Uluabat Gölü ve Kocaçay Deltasıdır.
Dağ Doğa Yürüyüşü: Uludağ yaz ve kış doğa yürüyüşüne elverişli olup tercih edilen 6 parkur belirlenmiştir.
Oteller Bölgesi-Cennet kaya Parkuru: Başlangıç noktası rakımı 1865 metre olan bu parkur üzerinde kuzey yamaçtan Gemlik Körfezi'nin,güney yamaçtan ise tüm dağ köylerinin manzarası eşliğinde,doyumsuz bir doğa yürüyüşü yapılmaktadır. Parkurun mesafesi 2000 metredir.
Oteller Bölgesi-Sarıalan-Çobankaya Parkuru: Başlangıç ve bitiş noktası rakımları 1850 metre ve 1750 metre yükseklikte son bulan bu parkurda,yol boyunca pırıl pırıl akan derelerle süslenmiş muhteşem bir orman ortamı bulunmaktadır. Parkurun mesafesi 5200 metredir.
Oteller Bölgesi-Softaboğan şelalesi Parkuru: Başlangıç noktası rakımı 1800 metre olan bu orman parkurunda Uludağ'ın dere,gölet ve taraçalar halinde aşağıya inen şelale bulunmaktadır. Su sesleri ve eşsiz manzaraların rehberliğinde Bursa Ovası'nın muhteşem panoraması ile doğa yürüyüşü sonuçlanır. Parkurun mesafesi 6000 metredir.
Oteller Bölgesi-Hanlar Bölgesi-Bağlı Köyü Parkuru: 1865 metre yükseklikten başlayan iniş parkurunda zirveden dağ köylerine inerken Anadolu insanının olağanüstü konukseverliğini görmek mümkün olmaktadır. Parkurun mesafesi 7500 metredir.
Oteller Bölgesi-Zirve Tepesi Parkuru: 2487 metrelik zirveye tırmanırken Uludağ ve yöresinde doğa ve bitki örtüsünün olağanüstü görüntüleri ile bir yanda denizin bir yanda Apollon göllerinin doyumsuz panoraması görülmektedir. Parkurun mesafesi 7615 metredir.
Wolfram-Madenler Bölgesi-Göller Yöresi Parkuru: 2300 metrelik rakımda dağ manzaralarının eşliğinde sadece Uludağ'a has kelebek cinslerini, dağ çiçeklerini gözlemlemenin ayrıcalığını yaşayacak, buzul göllerinin (Kara Göl, Aynalı Göl, Kilimli Göl, Buzlu Göl) muhteşem atmosferi hissedilmektedir. Parkurun mesafesi 9800 metredir.
Gençlik Kampları: Gemlik ilçesinde kıyıda gençlik Spor İl Müdürlüğüne ait Hasanağa ve Kırcaali Gençlik ve İzcilik kampları bulunmaktadır. Bunlar 175'er yataklı olup yaz aylarında 10'ar günlük 4 devre olarak Türkiye'nin her yerinden gelen gençlerin kamp yapmalarına olanak sağlamaktadır.
Mesire Yerleri
Saitabat Şelalesi: Derekızık köyüne 3 km uzaklıkta bulunan şelale,bir kanyondan dökülmektedir. Şelale çevresinde et mangal lokantaları ve büfelerin yer aldığı bu mesire alanı Bursalılarca yoğun olarak kullanılmaktadır.
Suuçtu Şelalesi: Mustafakemalpaşa ilçesine 18 km. uzaklıkta bir cennet parçası Suuçtu Şelalesi 38 metre yükseklikten dökülür.
Aras Şelalesi: Aras Deresi ve Aras Şelalesi Uludağ'ın kar sularını taşıyan ve tam kayalıkların içinden 15 metre yükseklikten düşer. Bursa-Soğukpınar arası 30 km olup, köyden itibaren 5 km stabilize bir yolla Ketenlik yaylalarına, oradan da şelaleye varılır.
Plajlar
Marmara Denizi'nin güneyinde yaklaşık 135 km uzunluğunda kıyısı bulunan Bursa ilinde, Karacabey, Mudanya ve Gemlik ilçelerinde geniş doğal kumsallar ile İznik ve Uluabat (Apolyont) gölleri kıyılarında güzel plajlar bulunmaktadır.
Yeniköy, Bayramdere (Malkara) kesimi ile Mudanya'nın Zeytinbağ kesimine dek uzun ve geniş doğal kumsallar vardır.
Kum kalitesi iyi olan bu kıyılarda Kurşunlu, Bayramdere, Yeniköy-Mudanya kesiminde de Mesudiye, Eğerce ve Esence plajları bulunmaktadır.
Kaplıcalar
Termal kaynakları bakımından zengin olan Bursa'nın Vakıfbahçe (Çekirge) Kaplıcası, Bademli Bahçe Kaplıcası, Dümbüldek Kaplıcası, Gemlik (Terme) Kaplıcası ve Armutlu Kaplıcası ünlü kaplıcalarıdır.
Oylat Termal Turizm Merkezi
Yeri: Bursa iline bağlı İnegöl ilçesinin güneyindedir.
Ulaşım: İnegöl şehir merkezine 27 km. uzaklıktadır.
Suyun Isısı:
40°C -Oylat Hamamı Kaynağı
30,5°C -Sızı Suyu Kaynağı
10°C -Göz Suyu Kaynağı
PH Değeri:
7,26 -Oylat Hamam Kaynağı
7,18 -Sızı Suyu Kaynağı
3,04 -Göz Suyu Kaynağı
Özellikleri: Sülfat, bikarbonat, kalsiyum, Oylat Hamamı ve Sızı Suyu Kaynakları, Sülfat, hidrojen iyonu, demir, Göz Suyu Kaynağı
Yararlanma Şekilleri: İçme ve banyo kürleri
Tedavi Ettiği Hastalıklar: İçme kürleri, diürez kürlerde ve şişmanlıkta etkilidir, banyo kürlerinin sedatif özelliklerinden yararlanılır.
Konaklama Tesisleri: Büyük Otel (220 Yatak), (L) Motel (210 Yatak)
Çekirge Termal Turizm Merkezi
Yeri: Bursa ilinin Çekirge mevkiindedir.
Suyun Isısı:
47°C -Vakıfbahçe Kaynağı
58°C -Karamustafa Kaynağı
77°C -Kaynarca ve Yenikaplıca Kaynakları
78°C -Kükürtlü Hamam Kaynağı
PH Değeri:
6,98 -Vakıfbahçe Kaynağı
6,60 -Karamustafa Kaynağı
6,78 -Kaynarca ve Yenikaplıca Kaynakları
6,44 -Kükürtlü Hamam Kaynağı
Özellikleri: Hipertermal , hipotonik, oligomitalik ve radyoaktif , Vakıfbahçe Kaynağı, Hipertermal , hipotonik, radyoaktif, Karamustafa Kaynağı, Hipertermal , hipotonik, Kaynarca, Yenikaplıca, Kükürtlü Hamam Kaynakları, Bikarbonat, sülfat, kalsiyum, magnezyum, Vakıfbahçe ve Karamustafa Kaynakları, Bikarbonat, sülfat, sodyum, kalsiyum,-Kaynarca ve Yenikaplıca kaynakları, Bikarbonat, sülfat, sodyum, kalsiyum, karbondioksit, sülfür, Kükürtlü Hamam Kaynakları
Yararlanma Şekilleri: İçme ve banyo kürleri
Tedavi Ettiği Hastalıklar: Banyo kürleri romatizmal sendromlar, hareket sisteminin diğer ağrılı hastalıkları, kronik iltihaplı ve ağrılı kadın hastalıkları, damar tıkanıkları, bronşiektazıler; içme - banyo kompoze kürleri karaciğer, safra yolları, hafif diabet, kriz devrelerinin dışında gut hastalığı, kanda fazla miktarda yağ birikintileri görülen şişmanlıklarda etkilidir.
Konaklama Tesisleri: Anatolia Oteli ( 93 Oda, 192 Yatak), Büyük Yıldız Oteli ( 35 Oda, 68 Yatak), Hotel Kervansaray ( 211 Oda, 500 Yatak)
Armutlu Termal Turizm Merkezi
Yeri: Bursa İli, Armutlu ilçesinin kuzeyinde ve Armutlu Belediyesi mücavir sahası içinde yer almaktadır.
Ulaşım: Armutlu il merkezine 2km. uzaklıktadır.
Suyun Isısı: 57oC
PH Değeri: 6,2 - 6,5
Özellikleri: Sülfatlı, Bikarbonatlı, Klorürlü, Kalsiyumlu, Sodyumlu ve Karbondioksitli bir bileşime sahiptir.
Yararlanma Şekilleri: İçme ve banyo kürleri
Tedavi Ettiği Hastalıklar: Romatizma, kalp ve kan dolaşımı, kadın, sinir ve kas yorgunluğu, sinirsel rahatsızlıklar, beslenme bozukluğu gibi hastalıklara olumlu etki yapar.
Konaklama: 2 yıldızlı konaklama tesisi mevcuttur.
Mağaralar
Ayvaini Mağarası
Mağara Bursa İline bağlı Ayva köyünde yer almaktadır.
Özellikleri: Giriş kısmı hariç yatay gelişmiş bir mağaradır. Mağara iki ağıza sahiptir. Mağaraya bir noktadan girip (Doğanalanı) başka bir ağızdan çıkılmaktadır. Mağaranın hemen girişinde 17 metrelik dikey bir iniş yer almaktadır. Mağarada bir çok göl yer almakta olup ilkbahar aylarında, suyun yükselmesine rağmen geçilebilecek kadar sığdır.
Oylat Mağarası
Yeri: Bursa, İnegöl İlçesi, Hilmiye Köyü
Mağara Bursa-Ankara kara yolundan Oylat Kaplıcasına ayrılan yoldan yaklaşık 17 km. içeride Hilmiye köyünün bir km. güneyinde yer almaktadır.
Özellikleri: Toplam uzunluğu 665 m. olan mağara iki ana bölümden oluşur. Dar galerilerden oluşan birinci bölüm girişten çöküntü sonuna kadar olan kısımdır. İçeride dev kazanları ve damlataş havuzları bulunur. İkinci bölüm büyük bir çöküntü salonudur. İri blok ve dev damlataş şekillerinden (sarkıt, dikit ve sütun) oluşmaktadır.
Mağara Bursa-Ankara kara yolundan Oylat Kaplıcasına ayrılan yoldan yaklaşık 17 km. içeride Hilmiye köyünün bir km. güneyinde yer almaktadır.
Özellikleri: Toplam uzunluğu 665 m. olan mağara iki ana bölümden oluşur. Dar galerilerden oluşan birinci bölüm girişten çöküntü sonuna kadar olan kısımdır. İçeride dev kazanları ve damlataş havuzları bulunur. İkinci bölüm büyük bir çöküntü salonudur. İri blok ve dev damlataş şekillerinden (sarkıt, dikit ve sütun) oluşmaktadır.
Mağara önünde sıcaklık 29ºC, nem yüzde 47, girişte sıcaklık 19ºC, nem yüzde 55, dar galeride 17ºC, nem yüzde 78, çöküntü salonlarında 14ºC, yüzde 90 nem oranlarına sahiptir.
Bursa - Uludağ Milli Parkı
Ulaşım: Marmara Bölgesinde Bursa ilinin güneyinde yükselen Uludağ üzerinde yer alan Milli Parka Bursa'dan 34 km.lik yaz-kış açık karayolu ile veya 40 kişilik kabini olan teleferikle 20 dakikada Sarıalan'a çıkılır. Oradan da minibüslerle "oteller bölgesine"ulaşılır. Özel helikopter servisi ile İstanbul'dan 25 dakikada Milli Parka varılabilir.
Özelliği: Yer kürenin derinliklerinden gelen magmanın kırıklar ve çatlaklar boyunca yeryüzüne doğru yükselmesi ve katılaşması sonunda meydana gelen Uludağ'ın jeolojik yapısını genellikle iç püskürük granit kayaçları oluşturmaktadır.Dağın bugünkü şeklini kazanması tektonik hareketler ve farklı aşınma etkisiyle oluşmuştur. Bursa ovasından kısa mesafede 2543 metreye kadar yüksek Uludağ,Marmara Bölgesinin en yüksek noktasıdır.Aras çağlayanı ve doruklarda görülen buzul izleri Uludağ'ın jeomorfolojik yapısının ilgi çekici özellikleridir.
Özelliği: Yer kürenin derinliklerinden gelen magmanın kırıklar ve çatlaklar boyunca yeryüzüne doğru yükselmesi ve katılaşması sonunda meydana gelen Uludağ'ın jeolojik yapısını genellikle iç püskürük granit kayaçları oluşturmaktadır.Dağın bugünkü şeklini kazanması tektonik hareketler ve farklı aşınma etkisiyle oluşmuştur. Bursa ovasından kısa mesafede 2543 metreye kadar yüksek Uludağ,Marmara Bölgesinin en yüksek noktasıdır.Aras çağlayanı ve doruklarda görülen buzul izleri Uludağ'ın jeomorfolojik yapısının ilgi çekici özellikleridir.
Milli Parkın bir başka özelliği de Bursa ovasından Uludağ'ın doruklarına doğru değişen bitki topluluklarının meydana getirdiği orman kuşaklarıdır. Botanik bilimci MAYR'ın bitki kuşaklarını muhtelif yüksekliklerde karakterize etmesi bakımından Dünya Ormancılık Literatüründe özel bir önemi vardır.
Milli Parkın elverişli tabiat şartları ayı, kurt, çakal, tilki, karaca, geyik, tavşan, domuz, keklik, yabani güvercin, akbaba, kartal, çaylak, bülbül, çalıkuşu gibi hayvanların yaşaması ve çoğalmasına imkan vermiştir.
Aralık-Mayıs ayları boyunca Uludağ karla örtülüdür. 3.95 metreye varan kar kalınlığı, kayak yapmaya son derece elverişli, kar kalitesi ile Uludağ;Türkiye'nin en önemli kış sporları merkezidir.
Milli Parkın elverişli tabiat şartları ayı, kurt, çakal, tilki, karaca, geyik, tavşan, domuz, keklik, yabani güvercin, akbaba, kartal, çaylak, bülbül, çalıkuşu gibi hayvanların yaşaması ve çoğalmasına imkan vermiştir.
Aralık-Mayıs ayları boyunca Uludağ karla örtülüdür. 3.95 metreye varan kar kalınlığı, kayak yapmaya son derece elverişli, kar kalitesi ile Uludağ;Türkiye'nin en önemli kış sporları merkezidir.
Görülebilecek Yerler: Çobankaya ve Sarıalan kamp-günübirlik kullanım alanı Milli Parkın farklı peyzaj değerlerini Çobankaya mevkiindeki "Bakacak Manzara Seyir Terası" ise daha geniş bir perspektifte peyzaj değerlerini, Bursa ovasını ve kent gelişimini ziyaretçilere sunar.
Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Park sahası içerisinde"Oteller Bölgesi"diye adlandırılan mevkii ziyaretçilere kış aktivitelerinde kayak imkanı sunarken, Sarıalan,Çobankaya ve Kirazlıyayla mevkiileri kamp ve günübirlik kullanımlar için düzenlenmiş sahalardandır.
Sarıalan mevkiinde sabit (baraka, Bungalow) ve çadır ile kamp yapma imkanı sağlamakta, oteller bölgesinde ise gerek kamu gerekse özel işletmeler gecelemeye olanak sağlar. Çobankaya mevkiinde ise yalnızca çadırla kamp yapılabilmektedir.
Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Park sahası içerisinde"Oteller Bölgesi"diye adlandırılan mevkii ziyaretçilere kış aktivitelerinde kayak imkanı sunarken, Sarıalan,Çobankaya ve Kirazlıyayla mevkiileri kamp ve günübirlik kullanımlar için düzenlenmiş sahalardandır.
Sarıalan mevkiinde sabit (baraka, Bungalow) ve çadır ile kamp yapma imkanı sağlamakta, oteller bölgesinde ise gerek kamu gerekse özel işletmeler gecelemeye olanak sağlar. Çobankaya mevkiinde ise yalnızca çadırla kamp yapılabilmektedir.
Hanlar
Emir Han: Ulu Caminin hemen altında bulunan Emir hanı, Orhan Bey tarafından, XIV. yy 'ın ikinci yarısında yaptırılmıştır. İç avlu çevresine sıralanan iki katlı revak ve buraya açılan odalardan oluşan bu han Osmanlı hanlarının ilk örneğidir. Hanın ortasında bir şadırvan ile tarihi çınarlar bulunur.
Eski (Tahıl) Han: Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan hanı, Kanuni'nin sadrazamlarından Semiz Alizade XVI. yy da yaptırmıştır.
Geyve Hanı: Demirkapı Çarşısı'nın yanında bulunan, Hacı İvaz-Payigah olarak bilinen han, XV yy' da, Ahi Bayezid'in oğlu Hacı İvaz Paşa yaptırarak, Çelebi Mehmet'e armağan etmiştir.
Geyve Hanı: Demirkapı Çarşısı'nın yanında bulunan, Hacı İvaz-Payigah olarak bilinen han, XV yy' da, Ahi Bayezid'in oğlu Hacı İvaz Paşa yaptırarak, Çelebi Mehmet'e armağan etmiştir.
İpek Han: (Arabacılar Hanı) İvaz Paşa Camii yanında bulunan bu han, Çelebi Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Bursa'daki hanların en büyüğüdür.
Koza Han: Ulu Cami ile Orhan Cami arasında bulunan bu hanı, II. Bayazıt, İstanbul'daki hayır yapılarına gelir getirmek amacıyla 1490 yılında yaptırmıştır. Bursa'nın en güzel ve günümüzde en yoğun olarak kullanılan hanıdır.
Pirinç Han: 1508 yılında Sultan II. Bayazıt, İstanbul'daki vakıflarına gelir sağlamak amacıyla yaptırmıştır. Hanın avlusunda bir tarihi çınar bulunur.
Kiliseler
Fransız Kilisesi: Üzeri ahşap ve kiremitle örtülü kilisede hasta bakım yeri de vardır. 19. yy' da yapıldığı tahmin edilmektedir.
Sinagoglar
Geruş Sinagogu: 16. yüzyıl başlarında II. Selim tarafından inşa ettirilen sinagog Arap Şükrü sokağındadır. 14. yüzyılın sonlarında İspanya'dan sınır dışı edilen ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından gönderilen kalyonlara bindirilerek Osmanlı İmparatorluğuna kabul edilen Musevî topluluğunun ilk kafileleri Bursa'ya yerleştirilmiş ve bu sinagog kurulmuştur. Geruş Sinagogu' nun günümüzdeki yapısı son derece sağlam, bakımlı olup, ibadete açık tutulmaktadır.
Ets Ahayim Sinagogu: Hayat Ağacı Sinagogu olarak da bilinen Sinagog, Osmanlı Döneminde ilk yapılan sinagog olması nedeniyle önem taşımaktadır. Bursa fethini gerçekleştiren Orhan Bey zamanında bir ferman çıkartılarak Ets Ahayim Sinagogunun kurulmasına izin verilmiştir.
Mayor Sinagogu: İspanya'nın Mallorca Adasından 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunca kabul edilen ve Bursa'da yerleştirilen diğer Musevî kafilelerince bu sinagog inşa edilmiş olup, geldikleri adanın adından esinlenerek Mayor adını almıştır. Mayor Sinagogu'nun etkinliklerinden ve ölü yıkama bölümü halihazırda kullanılmaktadır.
Emir Sultan Camisi ve Türbesi (Merkez): Ünlü bir bilgin olan Emir Sultan, 1391 yılında Bursa'ya gelmiş ve Yıldırım Bayezıt'ın kızı Hundi Fatma Hatun ile evlenmiştir. Emir Sultan Cami ve türbesi, karısı tarafından II. Murat devrinde yapılmıştır. Bursa'nın doğusunda Emir Sultan Mezarlığı yanında bir tepededir.
Kuzey yönünde yanlarında iki oda bulunan sekiz köşeli bir türbe vardır. Şadırvanlı avlusu ile tek kubbeli cami tipinin güzel bir örneği olan Emir Sultan Caminin bugünkü şekli, 1804 yılında Sultan III. Selim zamanında yapılmıştır.
Muradiye Külliyesi (Merkez): Muradiye semtinde büyük bir parkın içinde yer almaktadır. Sultan II. Murat tarafından 1424-1426 yılları arasında yaptırılan külliye; cami, medrese, imaret, hamam ve 12 türbeden oluşmaktadır.
Cami Osmanlı mimarisinde, ilk zamanlarda çok kullanılmış olan yan mekanlı (zaviyeli) camiler türündedir. Mihrap ve minberi 18. yy.dan kalma olup Barok üsluptadır. Giriş kapısı ahşap işçiliğin en güzel örneklerindendir. Muradiye Külliyesinde II. Murat ve ailesi adına yaptırılmış 12 türbe bulunmaktadır.
Orhan Cami ve Külliyesi (Merkez): 1339-1340 yıllarında Orhan Bey tarafından yaptırılan külliye, cami, medrese, imaret, mektep, hamam ve han (Emir Hanı) yapılarından oluşmaktadır. Ulu Caminin doğusunda olup Osmanlı külliyelerinin ilk örneklerindendir.
Orhan Cami, Bursa'daki erken Osmanlı dönemi yapılarının en önemlilerindendir. Yanlardaki ikiz kemerler yapının önemli özelliklerindendir. Üç sıra tuğla, bir sıra taş düzeni ile yapılmış olup, dış yüzdeki tuğla işçiliği son derece ilginçtir.
Hüdavendigar Cami ve Külliyesi (Merkez): 1366-1385 de Sultan I. Murat (Hüdavendigar) tarafından yaptırılan külliye; cami, medrese, imaret, türbe ve hamamdan oluşmakta olup, Çekirge semtindedir.
Osmanlı Mimarisinde bir benzeri daha olmayan iki katlı yapının alt katı cami, üst katı ise medresedir. Gösterişli dış minaresi ile bir saray görünümünde olan yapının mimarı belli değildir. Yanlardan ve önden, ortası sütunlu çift sivri kemerlerle açılan üst kat revakları ile iki katlı cephe, Venedik saraylarını andıran gösterişli bir manzara kazanmaktadır. Ortası açık olan kubbenin altında şadırvan, hafif şırıltılarla ahenkli bir atmosfer yaratır.
Hüdavendigar Caminin karşısında 1389'da I. Kosova Savaşı'nda şehit düşen Sultan I. Murat (Hüdavendigar)ın türbesi bulunmaktadır. Yıldırım Bayezıt tarafından yaptırılan türbenin kitabesi 1722 tarihlidir.
Yıldırım Bayezıt Külliyesi (Merkez): 1390-1399 tarihleri arasında yapılan ve şehrin doğusunda, Yıldırım semtinde bulunan külliye; cami, medrese, darüşşifa, türbe, han, hamam, imaret, kasır, mutfak, hizmet odaları ve ahır yapılarından oluşmaktadır.
Külliyenin ortasında bulunan cami, yan kanatlı camilerin en anıtsal örneklerinden olup, 1399 tarihli bir vakfiyesi bulunmaktadır. Osmanlı mimarisi bu cami ile kendine has yapı üslubunu bulmaya başlamıştır.
Caminin kuzeydoğusunda kitabesi bulunan tek yapı olan türbe yer almaktadır. 1406'da Yıldırım Bayezıt'ın oğlu Süleyman Han tarafından Mimar Ali bin Hüseyin'e yaptırılan türbe, revaklı Osmanlı türbelerinin ilk örneğidir.
Ets Ahayim Sinagogu: Hayat Ağacı Sinagogu olarak da bilinen Sinagog, Osmanlı Döneminde ilk yapılan sinagog olması nedeniyle önem taşımaktadır. Bursa fethini gerçekleştiren Orhan Bey zamanında bir ferman çıkartılarak Ets Ahayim Sinagogunun kurulmasına izin verilmiştir.
Mayor Sinagogu: İspanya'nın Mallorca Adasından 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunca kabul edilen ve Bursa'da yerleştirilen diğer Musevî kafilelerince bu sinagog inşa edilmiş olup, geldikleri adanın adından esinlenerek Mayor adını almıştır. Mayor Sinagogu'nun etkinliklerinden ve ölü yıkama bölümü halihazırda kullanılmaktadır.
Bursa Cami ve Külliyeleri
Ulu Cami (Merkez): 1396-1400 yıllarında Yıldırım Bayezıt tarafından, tamamıyla kesme taştan, çok kalın ve yüksek duvarlarla 12 ağır dört köşeli paye üzerine, pandantiflerle, yirmi kubbeli olarak yaptırılmıştır.
Çok kubbeli camilerin en klasik ve abidevi bir örneğidir. Zengin ve ferah mekanı ile bütün Türk camileri arasında en büyük ölçüye de (318 m2) sahiptir. Rumi ve palmetlerle ince işlenmiş küçük geçme panolar, geometrik örnekli korkuluk şebekeleri, ön cephesindeki kitabe ve şebekeli tacı ile minber Selçuklu üslubundan Osmanlı üslubuna geçişin şaheseridir.
Şadırvanın yapımı ile ilgili rivayete göre; Ulu Caminin yapımı için bazı yerlerin kamulaştırılması gerekir. Şadırvanın bulunduğu yer ise bir Musevi kadına aittir. Arazisini vermek istemeyen Musevi kadın bir gece rüyasında tüm insanların aynı yöne koştuklarını görür. Merakla nereye gittiklerini sorar "Cennete!" cevabını alır. O da koşmak ister ama arazisini vermediği için ona engel olurlar. Bu rüyadan çok etkilenen Musevi kadın ertesi gün arazisini, şadırvan yapılması koşulu ile verir.
Caminin inşası sırasında nakit zorluğu çekilip yarım bırakılınca Hıristiyan ve Musevi cemaatler maddi katkıda bulunmuş, bunun üzerine Müslümanlar da şükranlarını belirtmek için David'in Yıldızı ve Haç işaretlerinin oyulduğu taşları caminin pencereleri üzerinde kullanmışlardır.
Ulu Cami (Merkez): 1396-1400 yıllarında Yıldırım Bayezıt tarafından, tamamıyla kesme taştan, çok kalın ve yüksek duvarlarla 12 ağır dört köşeli paye üzerine, pandantiflerle, yirmi kubbeli olarak yaptırılmıştır.
Çok kubbeli camilerin en klasik ve abidevi bir örneğidir. Zengin ve ferah mekanı ile bütün Türk camileri arasında en büyük ölçüye de (318 m2) sahiptir. Rumi ve palmetlerle ince işlenmiş küçük geçme panolar, geometrik örnekli korkuluk şebekeleri, ön cephesindeki kitabe ve şebekeli tacı ile minber Selçuklu üslubundan Osmanlı üslubuna geçişin şaheseridir.
Şadırvanın yapımı ile ilgili rivayete göre; Ulu Caminin yapımı için bazı yerlerin kamulaştırılması gerekir. Şadırvanın bulunduğu yer ise bir Musevi kadına aittir. Arazisini vermek istemeyen Musevi kadın bir gece rüyasında tüm insanların aynı yöne koştuklarını görür. Merakla nereye gittiklerini sorar "Cennete!" cevabını alır. O da koşmak ister ama arazisini vermediği için ona engel olurlar. Bu rüyadan çok etkilenen Musevi kadın ertesi gün arazisini, şadırvan yapılması koşulu ile verir.
Caminin inşası sırasında nakit zorluğu çekilip yarım bırakılınca Hıristiyan ve Musevi cemaatler maddi katkıda bulunmuş, bunun üzerine Müslümanlar da şükranlarını belirtmek için David'in Yıldızı ve Haç işaretlerinin oyulduğu taşları caminin pencereleri üzerinde kullanmışlardır.
Emir Sultan Camisi ve Türbesi (Merkez): Ünlü bir bilgin olan Emir Sultan, 1391 yılında Bursa'ya gelmiş ve Yıldırım Bayezıt'ın kızı Hundi Fatma Hatun ile evlenmiştir. Emir Sultan Cami ve türbesi, karısı tarafından II. Murat devrinde yapılmıştır. Bursa'nın doğusunda Emir Sultan Mezarlığı yanında bir tepededir.
Kuzey yönünde yanlarında iki oda bulunan sekiz köşeli bir türbe vardır. Şadırvanlı avlusu ile tek kubbeli cami tipinin güzel bir örneği olan Emir Sultan Caminin bugünkü şekli, 1804 yılında Sultan III. Selim zamanında yapılmıştır.
Muradiye Külliyesi (Merkez): Muradiye semtinde büyük bir parkın içinde yer almaktadır. Sultan II. Murat tarafından 1424-1426 yılları arasında yaptırılan külliye; cami, medrese, imaret, hamam ve 12 türbeden oluşmaktadır.
Cami Osmanlı mimarisinde, ilk zamanlarda çok kullanılmış olan yan mekanlı (zaviyeli) camiler türündedir. Mihrap ve minberi 18. yy.dan kalma olup Barok üsluptadır. Giriş kapısı ahşap işçiliğin en güzel örneklerindendir. Muradiye Külliyesinde II. Murat ve ailesi adına yaptırılmış 12 türbe bulunmaktadır.
Orhan Cami ve Külliyesi (Merkez): 1339-1340 yıllarında Orhan Bey tarafından yaptırılan külliye, cami, medrese, imaret, mektep, hamam ve han (Emir Hanı) yapılarından oluşmaktadır. Ulu Caminin doğusunda olup Osmanlı külliyelerinin ilk örneklerindendir.
Orhan Cami, Bursa'daki erken Osmanlı dönemi yapılarının en önemlilerindendir. Yanlardaki ikiz kemerler yapının önemli özelliklerindendir. Üç sıra tuğla, bir sıra taş düzeni ile yapılmış olup, dış yüzdeki tuğla işçiliği son derece ilginçtir.
Hüdavendigar Cami ve Külliyesi (Merkez): 1366-1385 de Sultan I. Murat (Hüdavendigar) tarafından yaptırılan külliye; cami, medrese, imaret, türbe ve hamamdan oluşmakta olup, Çekirge semtindedir.
Osmanlı Mimarisinde bir benzeri daha olmayan iki katlı yapının alt katı cami, üst katı ise medresedir. Gösterişli dış minaresi ile bir saray görünümünde olan yapının mimarı belli değildir. Yanlardan ve önden, ortası sütunlu çift sivri kemerlerle açılan üst kat revakları ile iki katlı cephe, Venedik saraylarını andıran gösterişli bir manzara kazanmaktadır. Ortası açık olan kubbenin altında şadırvan, hafif şırıltılarla ahenkli bir atmosfer yaratır.
Hüdavendigar Caminin karşısında 1389'da I. Kosova Savaşı'nda şehit düşen Sultan I. Murat (Hüdavendigar)ın türbesi bulunmaktadır. Yıldırım Bayezıt tarafından yaptırılan türbenin kitabesi 1722 tarihlidir.
Yıldırım Bayezıt Külliyesi (Merkez): 1390-1399 tarihleri arasında yapılan ve şehrin doğusunda, Yıldırım semtinde bulunan külliye; cami, medrese, darüşşifa, türbe, han, hamam, imaret, kasır, mutfak, hizmet odaları ve ahır yapılarından oluşmaktadır.
Külliyenin ortasında bulunan cami, yan kanatlı camilerin en anıtsal örneklerinden olup, 1399 tarihli bir vakfiyesi bulunmaktadır. Osmanlı mimarisi bu cami ile kendine has yapı üslubunu bulmaya başlamıştır.
Caminin kuzeydoğusunda kitabesi bulunan tek yapı olan türbe yer almaktadır. 1406'da Yıldırım Bayezıt'ın oğlu Süleyman Han tarafından Mimar Ali bin Hüseyin'e yaptırılan türbe, revaklı Osmanlı türbelerinin ilk örneğidir.
Yeşil Cami (Merkez): 1419-1420'de Çelebi Sultan Mehmet tarafından yaptırılan caminin süslemeleri ise, 1424 de II. Murat döneminde yaptırılmıştır. Süslemede kullanılan yeşil firuze ve çinilerden dolayı Yeşil Cami olarak tanınır. Mimarı Hacı İvaz Paşadır. Bursa'nın en önemli Osmanlı dönemi yapılarından olup, cami mimarisinden çok süslemeleri ile ünlüdür. Çini süslemeler caminin en önemli özelliğidir.
Yeşil Türbe (Merkez): Bursa'nın simgesi olan yapı, Osmanlı türbe mimarisinin en güzel örneklerindendir. Mermer bir merdivenle çıkılan sekizgen yapıyı, yüksek bir kasnağa oturan kurşun kaplı kubbe örtmektedir. Çini süslemeleri ile eşsiz bir yapıdır. Tümüyle çini kaplı mihrabı bir şaheserdir. Ceviz ağacından geçme tekniği ile yapılmış, geometrik motiflerle süslü ve kitabeli kapı Osmanlı ahşap işçiliğinin en güzel örneklerindendir.
Geruş Sinagogu (Merkez): Arap Şükrü Sokağındadır. XIV. yy. sonlarında İspanya'dan yurt dışı edilen ve Osmanlı İmparatoru II. Selim tarafından gönderilen kalyonlara bindirilerek Osmanlı İmparatorluğu'na kabul edilen Musevi topluluğunun Bursa'ya yerleştirilen ilk kafileleri tarafından yaptırılmıştır. İbranice'de "kovulmuş" anlamına gelen Geruş adının sinagoga verilmiş olması, bu yönden anlam taşır. Günümüze son derece sağlam ve bakımlı olarak ulaşmış olup, Musevi cemaatinin ibadetine açık tutulmaktadır.
Mayor Sinagogu (Merkez): Arap şükrü Sokağındadır. İspanya'nın Mayorka Adası'ndan XV. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunca kabul edilen ve Bursa'da ikamet eden diğer Musevi kafilelerince inşa edilmiş olup, geldikleri adanın adından esinlenerek Mayor adını almıştır. İlk yapıldığı tarih XV. yy olarak bilinmektedir. İç kısmını süsleyen çok renkli kalem işi motifleri önemlidir.
Etz Ahayım Sinagogu (Merkez): Arap Şükrü Sokağında bulunan ve XIV. yüzyılın başlarında yapılan sinagogun adı İbranice'de "Hayat Ağacı" anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminde yapılan ilk sinagog olması nedeniyle önem taşımaktadır. Bursa'nın fethini gerçekleştiren Orhan Bey zamanında bir ferman çıkarılarak bu sinagogun yapılmasına izin verilmiştir.
İznik Yeşil Cami (İznik): Osmanlı mimarisinin İznik'teki en önemli abidevi yapısı olan cami, ilçenin doğusunda Lefke Kapısı'nın yakınındadır. Çandarlı Hayrettin Paşa tarafından 1378-1398 de yaptırılmıştır.
Köşe sütunları ile mukarnas nişli, geometrik geçmeler, Rumi ve palmet kabartmalarla süslü sade mermer mihrap, en eski ve devrin en güzel Osmanlı örneğidir.
Selçuklu geleneğine uyan tuğla minare, camiye adını veren, yeşil firuze, sarı ve mor renkli çinilerle süslenmiştir. İznik Yeşil Cami, Selçuklu mimarisinden doğduğu sezilen Osmanlı üslubuna geçiş yapılarından biridir.
Hacı Özbek Cami (Çarşı Mescidi-İznik): İznik'te çarşı içindedir. 1333'te yapılmış olup, tarihi en eski kitabeli Osmanlı camisidir.
Çandarlı Kara Halil İbrahim Paşa Türbesi (İznik): Kılıçaslan caddesi üzerinde bulunan türbe, ker*** duvarlı ve kakılı türbe örneklerindendir. II. Bayezıt döneminde Faik Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Şeyh Kudbettin Cami (İznik): Yeşil cami karşısında, İznik Müzesi'nin yanındadır. XV. yy. başında yaptırılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nda yıkılan yapının bazı duvar kalıntıları ve mimarisinin bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Musevilerin simgesi olan yedi mumlu şamdanın işlendiği bir taşın, caminin yapımında kullanılması Müslümanların hoşgörüsüne en güzel örnektir.
Ayasofya Müzesi (İznik): Kentin ortasında IV. yy.da yapılmış bir Bizans Kilisesi olup, Orhan Gazi zamanında camiye çevrilmiştir. Hıristıyanlarca önem taşıyan 7. Ecumenik Konsül toplantısının yapıldığı yerdir.Şu anda yıkık durumdadır.
Senatus (Konsül Sarayı-İznik): Hıristiyanlarca büyük önem taşıyan Konsül toplantılarının ilkinin yapıldığı yer olan Senatus, Konsül sarayı olarak da isimlendirilmektedir. Göl kapısı tarafında yer alan eserin kalıntıları göl suları altındadır.
Hipogeum (Yeraltı Mezar Odası- Elbeyli-İznik): Elbeyli Köyü yolunda IV: yy.da yapılmış bir mezar odasıdır. Freskleriyle Türkiye’deki en değerli hipojedir. Kare duvarlarla örülmüş üstü beşik tonozludur. Batı duvarında kabartma şeklinde iki tavus kuşu vardır. Mezarda bulunan lahit,işlemeleri ve yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış yivli sütunlarla süslenmiştir.
Osmanlı sivil mimarisinin en görkemli köy yerleşimini günümüze ulaştıran Cumalıkızık, son yıllarda ülkemiz yanında tüm dünyada da tanınmaya başlamıştır. O kültür varlıkları yanında doğal varlıklarca da zengindir.
Tarihçe:Osmanlıların Bursa'da ilk yerleştikleri bölgelerden olan Cumalıkızık, 180'i halen kullanılan, bazılarında ise koruma ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı toplam 270 ev ile Osmanlı dönemi konut dokusunu günümüze taşımaktadır.
Cumalıkızık yerleşiminin güneydoğusunda Uludağ eteklerindeki Ihlamurcu mevkiinde Bizans devrine ait bir kilise kalıntısı 1969 yılında tespit edilmiştir, Kilise kalıntısının yüzeyde rastlanan bazı mimari parçaları Bursa Arkeoloji Müzesi'nde saklanmaktadır. Bursa yakınlarında kurulan Osmanlı Beyliği kuruluşundan kısa zaman sonra bölgeye hakim olmayı başarmış, 1326 yılında Bursa'yı, 1331 yılında İznik'i fethederek yörede varlığını kesin olarak kabul ettirmiştir. Böylece Osmanlı halkının bu topraklara yerleşerek kentler ve köyler oluşturması sağlanmıştır.
Yeşil Türbe (Merkez): Bursa'nın simgesi olan yapı, Osmanlı türbe mimarisinin en güzel örneklerindendir. Mermer bir merdivenle çıkılan sekizgen yapıyı, yüksek bir kasnağa oturan kurşun kaplı kubbe örtmektedir. Çini süslemeleri ile eşsiz bir yapıdır. Tümüyle çini kaplı mihrabı bir şaheserdir. Ceviz ağacından geçme tekniği ile yapılmış, geometrik motiflerle süslü ve kitabeli kapı Osmanlı ahşap işçiliğinin en güzel örneklerindendir.
Geruş Sinagogu (Merkez): Arap Şükrü Sokağındadır. XIV. yy. sonlarında İspanya'dan yurt dışı edilen ve Osmanlı İmparatoru II. Selim tarafından gönderilen kalyonlara bindirilerek Osmanlı İmparatorluğu'na kabul edilen Musevi topluluğunun Bursa'ya yerleştirilen ilk kafileleri tarafından yaptırılmıştır. İbranice'de "kovulmuş" anlamına gelen Geruş adının sinagoga verilmiş olması, bu yönden anlam taşır. Günümüze son derece sağlam ve bakımlı olarak ulaşmış olup, Musevi cemaatinin ibadetine açık tutulmaktadır.
Mayor Sinagogu (Merkez): Arap şükrü Sokağındadır. İspanya'nın Mayorka Adası'ndan XV. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunca kabul edilen ve Bursa'da ikamet eden diğer Musevi kafilelerince inşa edilmiş olup, geldikleri adanın adından esinlenerek Mayor adını almıştır. İlk yapıldığı tarih XV. yy olarak bilinmektedir. İç kısmını süsleyen çok renkli kalem işi motifleri önemlidir.
Etz Ahayım Sinagogu (Merkez): Arap Şükrü Sokağında bulunan ve XIV. yüzyılın başlarında yapılan sinagogun adı İbranice'de "Hayat Ağacı" anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminde yapılan ilk sinagog olması nedeniyle önem taşımaktadır. Bursa'nın fethini gerçekleştiren Orhan Bey zamanında bir ferman çıkarılarak bu sinagogun yapılmasına izin verilmiştir.
İznik Yeşil Cami (İznik): Osmanlı mimarisinin İznik'teki en önemli abidevi yapısı olan cami, ilçenin doğusunda Lefke Kapısı'nın yakınındadır. Çandarlı Hayrettin Paşa tarafından 1378-1398 de yaptırılmıştır.
Köşe sütunları ile mukarnas nişli, geometrik geçmeler, Rumi ve palmet kabartmalarla süslü sade mermer mihrap, en eski ve devrin en güzel Osmanlı örneğidir.
Selçuklu geleneğine uyan tuğla minare, camiye adını veren, yeşil firuze, sarı ve mor renkli çinilerle süslenmiştir. İznik Yeşil Cami, Selçuklu mimarisinden doğduğu sezilen Osmanlı üslubuna geçiş yapılarından biridir.
Hacı Özbek Cami (Çarşı Mescidi-İznik): İznik'te çarşı içindedir. 1333'te yapılmış olup, tarihi en eski kitabeli Osmanlı camisidir.
Çandarlı Kara Halil İbrahim Paşa Türbesi (İznik): Kılıçaslan caddesi üzerinde bulunan türbe, ker*** duvarlı ve kakılı türbe örneklerindendir. II. Bayezıt döneminde Faik Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Şeyh Kudbettin Cami (İznik): Yeşil cami karşısında, İznik Müzesi'nin yanındadır. XV. yy. başında yaptırılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nda yıkılan yapının bazı duvar kalıntıları ve mimarisinin bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Musevilerin simgesi olan yedi mumlu şamdanın işlendiği bir taşın, caminin yapımında kullanılması Müslümanların hoşgörüsüne en güzel örnektir.
Ayasofya Müzesi (İznik): Kentin ortasında IV. yy.da yapılmış bir Bizans Kilisesi olup, Orhan Gazi zamanında camiye çevrilmiştir. Hıristıyanlarca önem taşıyan 7. Ecumenik Konsül toplantısının yapıldığı yerdir.Şu anda yıkık durumdadır.
Senatus (Konsül Sarayı-İznik): Hıristiyanlarca büyük önem taşıyan Konsül toplantılarının ilkinin yapıldığı yer olan Senatus, Konsül sarayı olarak da isimlendirilmektedir. Göl kapısı tarafında yer alan eserin kalıntıları göl suları altındadır.
Hipogeum (Yeraltı Mezar Odası- Elbeyli-İznik): Elbeyli Köyü yolunda IV: yy.da yapılmış bir mezar odasıdır. Freskleriyle Türkiye’deki en değerli hipojedir. Kare duvarlarla örülmüş üstü beşik tonozludur. Batı duvarında kabartma şeklinde iki tavus kuşu vardır. Mezarda bulunan lahit,işlemeleri ve yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış yivli sütunlarla süslenmiştir.
CUMALIKIZIK
Osmanlı sivil mimarisinin en görkemli köy yerleşimini günümüze ulaştıran Cumalıkızık, son yıllarda ülkemiz yanında tüm dünyada da tanınmaya başlamıştır. O kültür varlıkları yanında doğal varlıklarca da zengindir.
Tarihçe:Osmanlıların Bursa'da ilk yerleştikleri bölgelerden olan Cumalıkızık, 180'i halen kullanılan, bazılarında ise koruma ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı toplam 270 ev ile Osmanlı dönemi konut dokusunu günümüze taşımaktadır.
Cumalıkızık yerleşiminin güneydoğusunda Uludağ eteklerindeki Ihlamurcu mevkiinde Bizans devrine ait bir kilise kalıntısı 1969 yılında tespit edilmiştir, Kilise kalıntısının yüzeyde rastlanan bazı mimari parçaları Bursa Arkeoloji Müzesi'nde saklanmaktadır. Bursa yakınlarında kurulan Osmanlı Beyliği kuruluşundan kısa zaman sonra bölgeye hakim olmayı başarmış, 1326 yılında Bursa'yı, 1331 yılında İznik'i fethederek yörede varlığını kesin olarak kabul ettirmiştir. Böylece Osmanlı halkının bu topraklara yerleşerek kentler ve köyler oluşturması sağlanmıştır.
Cumalıkızık vakıf köyü olarak kurulmuştur ve bu özelliğini yerleşim dokusu konut mimarisi, yaşam biçimine yansıtmıştır.Uludağ'ın kuzeyindeki dik etekler ile vadilerin arasında sıkışıp kalan yöre köylerine bu konumlarından dolayı ''kızık'' adı verilmiştir. Köylerin birbirlerinden ayrılması için de dereye yakın olanına Derekızık, Fidye verene Fidyekızık ve Kızık köylerinden topluca gidilerek cuma namazı kılınan köye de Cumalıkızık adları verilmiştir.
İklim:Kışlar genel olarak çok yağışlı,yazlar ise kuraklığa sebep olmayacak derecede yağışlı geçer.
İklim:Kışlar genel olarak çok yağışlı,yazlar ise kuraklığa sebep olmayacak derecede yağışlı geçer.
MUDANYA
Bursa'nın 25 km kuzeybatısında ve Marmara Denizi kıyısında yer alan Mudanya temiz havası ile yaz turizminin yoğun olarak yaşandığı bir merkezdir.
Tarihçe
Mudanya, İonya'nın 12 büyük kentinden biri olan Kolofonlu göçmenler tarafından M.Ö. VII. Yüzyılda kurulmuştur. Apamcia-Myrleia atlı bu antik kent bugünkü Hisarlık tepede yer almaktaydı. Mudanya Roma, Bizans ve Osmanlı döneminde yaşamıştır.İklim Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır.
787 yılında İznik Ayasofya'sında VII. Konsül toplandı. İmparatoriçe İrene'nin önderliği ile resim ve heykel üzerindeki yasaklar kaldırıldı.
İznik, Selçukluların Bizanslıların da başkenti olmuştur.
1331 yılında Osmanlı orduları tarafından ele geçirilen İznik, Osmanlı dönemiyle birlikte canlanmaya başladı. Osmanlı idaresinde İznik, sanat, ticaret ve kültür merkezi oldu. Orhan Gazi Medresesinde birçok ünlü ders verdi. Davud-u Kayseri, Ebul Fadıl Musa, Eşrefoğlu Abdullah Rumi gibi ünlü tasavvuflar İznik'te yaşadı ve eserler verdi. Osmanlı döneminin ilk cami, medresesi ve imareti İznik'te inşa edildi.
XIV ve XV. yüzyıllarda XVI. yüzyılda İznik bir sanat merkezi olmuş, dünyaca ünlü çini ve seramikler burada üretilmiştir. İznik, Hellenistik çağdan kalma ızgara planlı kent yerleşimi, Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden kalan anıtsal yapıları ile tarihi kent dokusunu bütün canlılığıyla korumaktadır.
İklim: İznik genellikle ılıman bir iklime sahiptir. İlçede kışlar genel olarak çok yağışlı, yazlar ise kuraklığa sebep olmayacak derecede yağışlı geçer.
Tarihçe
Mudanya, İonya'nın 12 büyük kentinden biri olan Kolofonlu göçmenler tarafından M.Ö. VII. Yüzyılda kurulmuştur. Apamcia-Myrleia atlı bu antik kent bugünkü Hisarlık tepede yer almaktaydı. Mudanya Roma, Bizans ve Osmanlı döneminde yaşamıştır.İklim Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır.
İZNİK
İznik, her avuç toprağı binlerce yıldır kültür kalıntıları ile yoğrulmuş, bölgede, yüzyıllar boyu tarih sayfalarının baş köşelerinde yerini almış bir kenttir. Dört imparatorluğa başkentlik yapmış nadir yerleşimlerden biridir.
İznik, her avuç toprağı binlerce yıldır kültür kalıntıları ile yoğrulmuş, bölgede, yüzyıllar boyu tarih sayfalarının baş köşelerinde yerini almış bir kenttir. Dört imparatorluğa başkentlik yapmış nadir yerleşimlerden biridir.
Çinicilik
İznik çiniciliğinin gelişimini, tarihleri bilinen yapılar üzerindeki çini kaplamalardan açık-seçik görülebilir. 1378/91 yılları arasında yapılan İznik Yeşil Cami minaresini süsleyen en eski Osmanlı çinileri teknik ve dekor bakımından Selçuk geleneğini devam ettirmekle beraber renk ve tonları onlardan daha zengindir.
İznik çiniciliğinin gelişimini, tarihleri bilinen yapılar üzerindeki çini kaplamalardan açık-seçik görülebilir. 1378/91 yılları arasında yapılan İznik Yeşil Cami minaresini süsleyen en eski Osmanlı çinileri teknik ve dekor bakımından Selçuk geleneğini devam ettirmekle beraber renk ve tonları onlardan daha zengindir.
Camiye ismini veren bu çiniler firuze ve yeşil renklerin çeşitliliği ve zenginliğiyle dikkat çekerler.
İstanbul'daki yapılarda kullanılan çinilerin İznik'te yapıldığını tarihsel belgelerden öğreniyoruz. Milet, Şam grubu ve Rodos işi adı ile tanınan seramiklerin merkezi İznik'tir. XVII. yy.da İznik'e gelen gezgin Evliya Çelebi, 300'den fazla çini fırınının bulunduğundan söz eder. İznik çinilerinde; lâle, sümbül, nar, karanfil gibi çiçek motifleri kullanılmıştır. Ayrıca insan, kuş, balık, tavşan, köpek gibi hayvan ve gemi motiflerine de rastlanır. Mavi, firuze, yeşil ve kırmızı en çok kullanılan renklerdir.
Tarihçe: Kent yakınlarındaki Karadin, Çiçekli, Yüğücek ve Çakırca Höyüklerinde M.Ö. 2500 yıllarına inen uygarlık izleri saklıdır. M.Ö. VII. yüzyılda Trak kavimlerinin göçlerinden önce burada kurulan yerleşim 'Helikare' adını almıştır. Kentte basılan sikkelerde Khryseapolis (Altın Şehir) adı okunmaktadır.
Makedonya İmparatoru İskender'in generali Antigonos tarafından M.Ö. 316 yılında yenilenen kent Antigoneia adını almıştır. İskender'in ölümünden sonra Antigonos ile general Lysimakhos arasındaki savaşı kazanan Lysimakhos kente, Antipatros'un kızı olan eşi Nikaia'nın adını vermiştir. M.Ö. 293'te Bithynia Krallığı'na bağlanan kent, önemli mimari yapılarla süslenmiştir. Bir süre Bithynia Krallığı'nın başkenti olan Nikaia daha sonra Roma'nın önemli bir yerleşimi olarak varlığını sürdürür.
İstanbul'daki yapılarda kullanılan çinilerin İznik'te yapıldığını tarihsel belgelerden öğreniyoruz. Milet, Şam grubu ve Rodos işi adı ile tanınan seramiklerin merkezi İznik'tir. XVII. yy.da İznik'e gelen gezgin Evliya Çelebi, 300'den fazla çini fırınının bulunduğundan söz eder. İznik çinilerinde; lâle, sümbül, nar, karanfil gibi çiçek motifleri kullanılmıştır. Ayrıca insan, kuş, balık, tavşan, köpek gibi hayvan ve gemi motiflerine de rastlanır. Mavi, firuze, yeşil ve kırmızı en çok kullanılan renklerdir.
Tarihçe: Kent yakınlarındaki Karadin, Çiçekli, Yüğücek ve Çakırca Höyüklerinde M.Ö. 2500 yıllarına inen uygarlık izleri saklıdır. M.Ö. VII. yüzyılda Trak kavimlerinin göçlerinden önce burada kurulan yerleşim 'Helikare' adını almıştır. Kentte basılan sikkelerde Khryseapolis (Altın Şehir) adı okunmaktadır.
Makedonya İmparatoru İskender'in generali Antigonos tarafından M.Ö. 316 yılında yenilenen kent Antigoneia adını almıştır. İskender'in ölümünden sonra Antigonos ile general Lysimakhos arasındaki savaşı kazanan Lysimakhos kente, Antipatros'un kızı olan eşi Nikaia'nın adını vermiştir. M.Ö. 293'te Bithynia Krallığı'na bağlanan kent, önemli mimari yapılarla süslenmiştir. Bir süre Bithynia Krallığı'nın başkenti olan Nikaia daha sonra Roma'nın önemli bir yerleşimi olarak varlığını sürdürür.
Nikaia, Bithynia havarilerden Petrus'un çabaları ile Hıristiyanlık ile tanışır. İmparator l. Constantinus döneminde Hıristiyanlık üzerindeki yasaklar kalkar. 325 yılı yazı başında Nikaia, Hıristiyanlık için çok önemli bir olaya sahne olur ve Birinci Konsül, Senatus Sarayı'nda toplanır. İmparator Constantinus'un da katıldığı toplantıda iki önemli görüş tartışılır. İskenderiyeli din adamı Arius'un görüşü ".//hz. İsa'nın sadece bir insan olduğu ve tanrıdan dünyaya gelmediğidir." Kısa sürede taraftar toplayan bu teze, Piskoposlar karşı çıkmıştır. Hıristiyan dünyasınca bugün de savunulan "Hz. İsa'nın Tanrı nın oğlu olduğu" tezi uzun tartışmalardan sonra kabul görmüştür. Hıristiyanlıkla ilgili yortu günleri ve Nikaia Kanunları adı ile bilinen 20 maddelik metin bu Konsülden sonra kabul edilmiştir.
787 yılında İznik Ayasofya'sında VII. Konsül toplandı. İmparatoriçe İrene'nin önderliği ile resim ve heykel üzerindeki yasaklar kaldırıldı.
İznik, Selçukluların Bizanslıların da başkenti olmuştur.
1331 yılında Osmanlı orduları tarafından ele geçirilen İznik, Osmanlı dönemiyle birlikte canlanmaya başladı. Osmanlı idaresinde İznik, sanat, ticaret ve kültür merkezi oldu. Orhan Gazi Medresesinde birçok ünlü ders verdi. Davud-u Kayseri, Ebul Fadıl Musa, Eşrefoğlu Abdullah Rumi gibi ünlü tasavvuflar İznik'te yaşadı ve eserler verdi. Osmanlı döneminin ilk cami, medresesi ve imareti İznik'te inşa edildi.
XIV ve XV. yüzyıllarda XVI. yüzyılda İznik bir sanat merkezi olmuş, dünyaca ünlü çini ve seramikler burada üretilmiştir. İznik, Hellenistik çağdan kalma ızgara planlı kent yerleşimi, Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden kalan anıtsal yapıları ile tarihi kent dokusunu bütün canlılığıyla korumaktadır.
İklim: İznik genellikle ılıman bir iklime sahiptir. İlçede kışlar genel olarak çok yağışlı, yazlar ise kuraklığa sebep olmayacak derecede yağışlı geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder